26 Şubat 2009 Perşembe

18 Şubat 2009 Çarşamba

Kaynaklar ve katkılara teşekkürler..

Alternatif/Yenilenebilir/Yinelenebilir Enerji konuları için yeni bir site duyurusu daha yapıyoruz. Sadece Enerji koridoru konumunda bırakılan ülkemizde bu konudaki aksaklıkları, hatalı kararları, malum yolsuzlukları okumanız kolaylaşıyor.

http://yinelenebilirenerji.blogspot.com/

Ayrıca siteye konu olan tüm kaynaklar aşağıdadır.

Sitenin oluşumunda esin kaynağı olan değerli akademisyenlere ve basın mensuplarına onların aşağıdaki arşivlerine başvurularımızda her zaman tek tek teşekkürü bir borç biliriz.

Ayrıca bizler kadar, her dönem seçmeye çalıştığımız politikacılarımızın ve mensubu oldukları siyasi partilerin de özellikle, tüm insanlığı ilgilendiren teknik konularda, (daha fazla) geç olmadan yaygın olan uzman görüşlerine başvurmalarını, (kısa-orta-uzun dönemli olarak) kabul gören ortak (aklın) politikalarını belirlemelerini ve aynı zamanda sürdürülebilir bir bakış açısıyla da izlemelerini diliyoruz.

Bazı Etkinliklerden ve İnternet Kaynaklarından derlemeler:

Basın

Oktay Ekinci -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html ) İmar, Mimari, Koruma
Cumhuriyet

Kanal B
NTV

Akademik

Doç.Dr. Tanay Sıdkı Uyar -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html ) Alternatif/Yenilenebilir Enerji

STÖ, Kurum ve Kuruluşlar

Çekül -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )
TEMA -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

..
katkısı olanlara teşekkürler..
Diğer önerilen kaynaklar yandaki menülerde yer almaktadır.

16 Şubat 2009 Pazartesi

Kaz Dağı Kurtuldu, ama Hukuğa aykırı düzenlemelere !

Haber

Anayasa Mahkemesi, Kaz Dağları’nda yer yer orman kıyımına dönüşen altın arama faaliyetlerini de yakından ilgilendiren çevreci iki karara imza attı. Yüksek Mahkeme, yeni Çevre Yasası’ndaki, “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” hükmünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

CHP’nin başvurularını karara bağlayan Yüksek Mahkeme, Çevre Yasası’na uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara devredilmesini Anayasa’ya aykırı buldu.

Mahkeme, Maden Kanunu’nun orman, sit alanı, sahil şeridi, turizm bölgesi, askeri bölgelerdeki madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesinin (Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesine ilişkin hükmünü de iptal etti.)

(Hukuğa aykırı uygulamalar ın nereden - nasıl geldiği açıkça görülmekte, hayretle izlenmektedir.)

Kaynak: http://www.mimarlarodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=detail&RecID=1507

13 Şubat 2009 Cuma

Geç ama gerekli bir adım: Türkiye Kyoto Protokolü’nü onayladi.

Haberin alındığı kaynak: www.greenpeace.org/turkey/news/

Yıllardır artan kamuoyu baskısı ve TBMM’de aylardır süren tartışmalardan sonra, sonunda Türkiye Kyoto Protokolü’ne taraf oldu. Onay kararı tam da bu sene Kopenhag’da yapılacak olan tarihi önemdeki Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısından önce çıktı.

Türkiye iklimin korunması için yürütülen uluslararası çabaya dahil olmakta sürekli geç kalmış olsa da bu yıl Kopenhag’da şekillendirilecek olan yeni protokole katkıda bulunma şansını yakaladı. Ancak bu sadece bir başlangıç, kaybedecek zaman da yok. Eğer hükümet halkımızı iklim değişikliğinin felaket boyutundaki etkilerinden korumak istiyorsa, 2012’den sonra başlayacak olan 2. taahhüt dönemi için sorumluluk almakta ve diğer ülkeleri de buna zorlamakta cesur davranmalı.

Türkiye tüm Ek-1 ülkeleri arasında 1990 seviyesine gore salım artış oranı (%82) en yüksek olan ülke. Aynı zamanda dünyada en çok salım yapan 23. ülke. Kyoto’yu onaylama kararıyla büyük bir zıtlık içerisinde 47 adet yeni planlanan veya yapım aşamasında olan kömürlü termik santral bulunuyor. Eğer bütün bu planlar hayata geçerse, Türkiye’nin salım miktarı önümüzdeki yıllarda %50 artacak.

Şimdi, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak akılcı enerjilere geçmenin ve ormalarımızı korumanın tam zamanı. Yoksa yarın başımıza gelecek felaketlerin sorumlusu bugün bu soruna çözümü Türkiye’ye çok görmüş olan liderler olacak.

İstanbul’un çevresine 10 kömür santrali planlanıyor

Haberin alındığı kaynak: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji/komur/istanbul


Kömür iklimi en çok değiştiren ve soluduğumuz havayı zehirle dolduran en tehlikeli fosil yakıt. İstanbul’a yakın olan bölgede 10 tane kömürlü termik santral planlanıyor. İstanbullular çevrede hava kalitesini düşürüp iklime zarar verecek bu santrallere izin verecek mi?

Greenpeace “Kömürden Kurtul, İklimi Kurtar” kampanyası ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun bir numaralı iklim düşmanı olan kömür santrallerine lisans vermemesi için çalışıyor. Çünkü hem iklimi kurtaracak, hem enerji ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayacak hem de daha ucuza mal olacak bir enerji planımız zaten var: Enerji (D)evrimi.

Bilgi için: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji

11 Şubat 2009 Çarşamba

Gündem-15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİ

Gündem

Arkadaşlar, Yaklaşan seçimlerin genel seçimler kadar önemi ortadadır.

Kentler için mücadele veren bir odamızın raporu:http://www.mimarlarodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=basin&RecID=1495 Bilgilerinize.

Eski İstanbul kaybolmadan ona doğru adımlarımız..

Haberler

TMMOB Basın Açıklamaları
http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=Sections&file=index&req=listarticles&secid=55

Kentle ilgili yayınlar
http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3874&mode=thread&order=0&thold=0

ve Asıl Gündem

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK

Kaynak: http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3884&mode=thread&order=0&thold=0

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, 15 Şubat 2009 Pazar günü Kadıköy'de gerçekleştirilecek "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılımla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK

TMMOB, 15 Şubat 2009 Pazar günü, DİSK, TÜRK-İŞ ve KESK'in Kadıköy'de gerçekleştireceği "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılım sağlayacaktır.

Yönetim Kurulumuz 31 Ocak 2009 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı kararla, üç emek örgütünün ortaklaşa düzenlediği mitinge katılım sağlanması yönünde çalışma yapmak üzere İstanbul İl Koordinasyon Kurulumuza görev vermiştir. İstanbul İKK, bu görevin gereğini yerine getirecek her türlü çalışmayı büyük bir sorumlulukla yürütmektedir.
15 Şubat'ta TMMOB pankartı altında mühendisler, mimarlar, şehir plancıları "krizin bedelini ödemeyeceğiz" diyeceklerdir.

Kapitalist küreselleşmenin krizi bizim krizimiz değildir. Bu kriz vahşi kapitalizmin "kar daha fazla kar, sömürü daha fazla sömürü düzeninin" krizidir. Bu kriz, "Üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeni"ni sürdürücülerinin krizidir.

"Kriz bize teğet geçer" diyenler, size sesleniyoruz: "Biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz." İşten atmalara, düşük maaş zamlarına, yoksulluğa, işsizliğe, zamlara ve anti demokratik uygulamalara karşı yurdun dört bir yanında sesimizi daha da yükselteceğiz. Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere çıkarılmasını asla kabul etmeyeceğiz

Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattığı yapısal uyum programlarıyla yalnızca "zam ve zulüm düzeni" getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp, her sıkıştıklarında faturayı halka kesenlere, AKP'ye "Artık Yeter" diyoruz. Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi "A" olan AKP'ye "Dur" diyoruz.

Şimdi küresel kapitalizmin küresel krizine karşı Türkiye'nin tüm alanlarını mücadele alanı haline çevirme zamanıdır.

Şimdi 15 Şubat'ta İstanbul'da Kadıköy'de buluşma zamanıdır.

Mehmet SoğancıTMMOBYönetim Kurulu Başkanı

Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi Sempozyum ve Sergisi Sonuç Bildirgesi

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası tarafından 8-9 Ocak 2009 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi Sempozyum ve Sergisi Sonuç Bildirgesi yayımlandı.

Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi Sempozyum ve Sergisi Sonuç Bildirgesi

Ülkemizde ilk defa yapılan “Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi Sempozyum ve Sergisi” TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi tarafından 8-9 Ocak 2009 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilmiştir. Sempozyuma taraflardan toplam 444 katılımcı katılmıştır. Bunlardan 205'i kimya mühendisidir. Katılımcıların 260'i kamu, 99'u özel sektör, 18'i öğrenci, TMMOB ile odaları ve KMO dan da 67 şeklindedir. Düzenlenen 6 oturumda sözel 32 ve 1 poster bildiri sunulmuştur.

Sempozyum, tehlikeli kimyasalların üretiminden, kullanılmasına, ambalajlanmasına, taşınmasından, depolamaya, atıklara kadar olan süreçlerde kimyasalların yarattığı tehlikelerin azaltılması için alınması gereken idari ve teknik detayları ilgili uygulamadaki eksikliklerin belirlenmesine, çözüm önerileri getirilmesine, mevzuatın uygulanmasında karşılaşılan güçlüklerin tartışılmasına olanak sağlamış, elde edilen deneyimlerin paylaşılması, teknik ve bilimsel gelişmelerin geniş kitlelere aktarılması, araştırmacı, işletmeci, firma temsilcisi, sivil toplum örgütleri ve yönetici çevrelerin aynı platformda buluşturularak çalışanların toplumun ve çevrenin güvenliğinin arttırılmasına büyük bir fayda sağlamıştır.
Mesleğimiz ve ülkemiz çıkarlarına yönelik görevlerimizden birini daha yerine getirmiş olmanın haklı gururu ve heyecanı ile elde ettiğimiz bulgu, öneri ve görüşlerimizi kamuoyu ve halkımızla paylaşıyoruz;
GENEL
Gelişmiş ülkelerde gelişmişlik, ülkelerin kimyasal madde tüketimi ya da kişi başına kullanılan kimyasal madde miktarı bir kriterdir. Ülkemizi bununla kıyasladığımızda, gelişmiş ülkelere oranla kimyasal tüketimi Türkiye'de diğerlerinin yüzde 25'ini henüz geçmemiştir. Dünyada patenti alınmış 100 bine yakın ticari kimyasalın; yaklaşık 7 bin tanesi kesinlikle kanserojen, mutajen ya da benzeri riskler taşıyan tehlikeli kimyasallar sınıfına girmektedir. Türkiye ekonomisine doğrudan ve diğer sektörlere sağladığı ara malıyla da dolaylı olarak büyük katkısı bulunan Türk kimya sanayi Dünya kimya sanayiinin ilk 10'u içerisinde ise de Türk kimya sanayi suyu kirli, çevresi kirli, gıdası kirli, havası kirli, bir ülke yarattı, bunların üzerinde özellikle durmamız gerekiyor. Ülkenin kimyası bozulmuş durumda, herhalde kimyacılara ihtiyacı var. Tehlikeli Kimyasalların Yönetimi Sempozyumu sürecince yapılan tespitler, sorunlar ve çözüm önerileri ana başlıklar halinde incelemek gerekir.

1-Mevzuat
AB'de GHS hakkındaki taslak tüzüğünün ele alınması ve verilen geçiş periyotlarının uygulanarak Türk mevzuatına ve kimyasallar yönetimine kazandırılması gerekmektedir. Direktiflerin getirdiği yasal zorunluluklar doğrultusunda yalnızca AB ülkelerine ihracat yapan ilgili kuruluşlar değil; ülkemizdeki riskli ortamlarda kullanılan ekipmanlar ve çalışanları açısından da konuya gereken önem verilerek gereklilikleri yerine getirilmelidir.

2-Görüş
İsteme İlgili bakanlıklar kimyasal maddelerle ilgili bir yönetmelik çıkarıyorsa; Odamızdan, TMMOB'den bir görüş istemiyorsa veya Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi Hakkında Yönetmeliğin Kimyasallar Danışma Komisyonunun oluşumunda KMO'nun temsil edilmesine olanak tanınmıyorsa, bunun sorumluluğu KMO'na ait değildir ve yaşanacak olumsuzlukların sonucunda ülkemiz çok büyük bedeller ödeyecektir.

3-Denetim
Bakanlıkların bütün iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına da yaklaşımı sadece “biz mevzuatı çıkardık” olmamalıdır. Çalışma, Çevre Orman, Sanayi, Sağlık ve ilgili diğer Bakanlıkların piyasa gözetim ve denetim görevlerini ivedilikle yerine getirmelidirler. Denetleyecek olan kim? “Siz denetleyin, hep beraber denetleyelim, hep beraber sahip çıkalım, ama bu iş esas devletin görevidir. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı paydaşlar ya da sosyal tarafların gerçekten sözde değil, özde diyalog isteyerek, iyi dinleyerek karşısında bulunan sosyal tarafları ve o tarafların söylediklerini de düzenlemelere yansıtarak oluşturulması gereklidir.

4-Bilinçlendirme - Eğitim
Üretilen veya ithal edilen kimyasal maddelerin kontrolü ve denetimini bilmediğimiz gibi sektörün büyük bir kısmında işveren/işçi prosesde kullanan kimyasalları hangi amaçla kullandığını bilmiyor, tehlike özellikleri hakkında bilgi sahibi değildir. Bu nedenle ilgili önlemleri işyerinde alamamaktadırlar. Sanayicimize bu konuda gerekli olan bilgiyi aktaracak çoğu kimya mühendisi de bu konuda yeterli bilgi donanımına sahip değillerdir. Bu konuda da bilinçlendirme ve eğitim görevi kamu, bilim adamlarımızca ve ilgili örgütlerce yapılmalıdır. Kimya Mühendisleri Odasının gerçekleştirdiği bu sempozyum ile kamunun bilinçlendirilmesinde üstüne düşen görevi yerine getirmiş ve her iki yılda gerçekleştirmeyi planlamış olup, görevini devam ettirecektir. Kimyasal maddelerin tehlikeleri, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda Lisans eğitiminin çağın gereklerine göre güncelleştirilmesi gereklidir. Kimya mühendisi, kimyager öğrencilerimiz, tıp fakültelerinde sağlık çalışanları büyük riskler altındadırlar.

5-İşbirliği ve Karşılıklı Güven
Ülkemizde öncelikle sorun olarak birbirimize olan güven konusunda ciddi bir güven sorun bulunmaktadır. Konunun ilgili tarafları, birbirimize güvenmiyoruz; işverene güvenmiyoruz, devlete güvenmiyoruz, devlet çalışana güvenmiyor, devlet üniversiteye güvenmiyor. Bu sorun, risk demokrasisi anlayışı, işbirliği yaklaşımı olmadan çözülmeyecektir. Çünkü riskleri demokratik biçimde yönetme alışkanlığımız yok. Bunu gerçekleştirmek için birbirimize karşı açık, şeffaf, saydam, risk demokrasisi yaratmalı ve taraflar güven ve işbirliği içinde çalışma yöntemlerini oluşturmalıdır.

6-Kayıt Sistemi ve Envanter
Tehlikeli bir kimyasal üretimden son ürüne kadar, yani bir fabrikaya veya herhangi bir yere girdikten sonra, son ürün çıkana kadar kayıt altına alınacak bir sistem kurulmalı süreç içersinde güncelleştirilmelidir. Bu kimyasalların kayıt altına alınması da her türlü emisyonu, yani yayımından tutun da ortama çıkacak atığa kadar olmalıdır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının girişimci bilgi sistemi çerçevesi içerisinde büyük bir envanter çalışmaları devam etmektedir. Tehlikeli kimyasallarla ilgili olarak da bu envanterlerin genişletilmesi ve sağlam bir temele oturtulması çalışmaları bir an önce sonuçlanmalı ve taraflarca paylaşılmalıdır.

7-İstihdam
Tüm özel işyerlerinde çalışan kimya mühendislerinin kamu kurumu niteliğinde olan Kimya Mühendisleri Odasına kayıtlı olma zorunluluğu bulunmaktadır. Özel sektörde çalışan bir çok mühendis odaya kayıtlı değil adeta kayıtdışı çalışıyor.
Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük gereğince; kimyager veya kimya mühendisinin bulundurulacağı belirtilen işyerlerinde Sorumlu Müdür bulundurulup bulundurulmadığı kamu tarafından göz ardı edilmiştir. Bu Tüzük hükümleri geçerli ise kamu tarafından uygulanıp uygulanmadığı denetlenmelidir. Kimya mühendisleriyle, kimyagerlerin var olan 6269 sayılı yasa ve uygulama yönetmeliğini devlet uygulamıyor. Mevzuat gereği kimya hizmetleri ile kimya teknolojisi ve uygulanmasına ilişkin sanayi işyerleri, bu işlerle ilgili olarak bir "Sorumlu Müdür" bulundurmak zorunluluğu olmasına rağmen 20 bine yakın kimya mühendisinden ancak, KMO'na kayıtlı 789 sorumlu müdür Kimya Mühendisi bulunmaktadır.
Sorumlu müdür olarak kimya teknolojisi ve uygulanmasına ilişkin sanayi işyerlerinde kimya mühendisi bulundurmuyorsa, piyasa gözetimi, denetiminde bir eksiklik vardır. Takip, denetim ve kontrolü devlet tarafından yapılmalıdır. Eğer devlet bu görevi yapamıyorsa KMO'na bu görevini devretmelidir.

8-Altyapı Eksikliği Teknoparklar
Avrupa Birliğine girme sürecinde Avrupa'daki mevzuatın, Türkiye'de uyum çalışmaları yapılırken, olay sadece mevzuatın tercümesi değildir. Mevzuatın uygulanması için eksik olan eğitim, araç, gereç, donanım, bilgi altyapısının kısa sürede tamamlanması gereklidir.
Türkiye'de büyük ölçüde KOBİ'lerden oluşan kimya sektöründeki işletmeler, atıkların ve kimyasalların tespit ve gelişimi yapacak AR-GE olanaklarına sahip olmadıkları gibi atık ve kimyasalların zararlarını önleyecek ve giderecek kimyasal endüstri parkları da yetersizdir. Devletin teşvik ve destek kredisi ile teknoparklar oluşturulmalı ve geliştirilmelidır.

9-Avrupa Birliği ve REACH
REACH Tüzüğünün gündeme alınmasında her ne kadar “çevre ve insan sağlığının” korunması argümanları öne sürülmüş olsa da, aslında meselenin AB kimya sanayinin başta ABD, Japonya, Çin ve Rusya olmak üzere uluslararası rakipleri karşısında rekabet gücünü kaybetmesi olduğu bilinen bir gerçektir. REACH kayıt sistemi ile ilgili olarak ülkemizde bir fırtına yaratılmıştır. Bundan etkilenecek 700 civarında firmanın REACH kapsamındaki dışsatımın mali değeri 2 milyar dolardır. Bu 700 firma etkilenmesin, karlarına devam etsinler, 2 milyar dolar kar yapalım diye yer yerinden oynamıştır. Yıllardan beri ülkemizde ne kadar kimyasal üretiliyor, kullanılıyor, maruz kalıyoruz, etkileniyoruz, hiç kimse bir şey yapmıyor. Firmalarımızın satış yapması ve kar elde etmesine karşı değiliz. Firmalarımız için gösterdiğimiz çabayı, Türkiye'deki kimyasalların yönetimi için de yapmalıyız.

10-Güvenlik Bilgi Formları
Tehlikeli Kimyasalların Yönetiminde en önemli ve öncelikli bilgi kaynağı Güvenlik Bilgi Formlarıdır. Tehlikeli Maddeler Ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması Hakkında Yönetmeliğe göre üretici ve ithalatçı firmalar bu formları kullanıcılara Türkçe sağlaması gerekmektedir. Ancak uygulamada bir çok zorluk bulunmaktadır. Özellikle İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Müdürlüğü tarafından verilen KONTROL BELGESİ için istenen belgelerde “Yeminli çevirmene yaptırılmış Malzeme Güvenlik Bilgi Formunun Türkçe çevirisi (İngilizce olanlar hariç) aslı ile birlikte belgelere eklenecektir” denilmekte olup, Ülkemizin resmi lisanı İngilizceymiş gibi İngilizce Güvenlik Bilgi Formları için Türkçe çeviri istenmemektedir.
Üretici ve ithalatçı firmaların bir çoğu Türkçe olmayan veya eksik, yanlış, güncellenmemiş GBF kullanıcılara vermekte ve hatta bir çok firma bu formları temin dahi etmemektedirler. Bunun için dili Türkçe olan güvenilir, güncellenmiş Ulusal güvenlik bilgi formları bankası oluşturulmalıdır. Bu oluşumun ilgili tarafların hizmetine sunulmasına KMO taliptir.

11-Taşıma ve Depolama
Türkiye de yılda yaklaşık 750 000 ton tehlikeli kimyasal yaklaşık 15000 araçla karayolu ile taşınan riskleri ölümcül olan tehlikeli kimyasal taşımacılığı ve depolanması için ülkemizde yeterli önlemler mevcut değildir. Taraflar ile kimya sektörü temsilcilerinden oluşması gereken “Ulusal ADR Komisyonu” kurulmalıdır. komisyon, ülke içerisinde ADR kurallarının uygulamaya geçirilmesinde önemli bir rol üstlenecektir.
ADR'nin hepsini, 1800 sayfalık kitabı birdenbire uygulamak zorunda da değiliz. Geçiş döneminde acil olan bölümleri alınarak, altyapı oluşturarak, teşvik uygulaması sağlayarak, gerekli ekonomik ve sosyal ortamı oluşturarak yavaş yavaş uygulamalıyız.
Sorun sadece karayolu taşımacılığı değildir, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığında da uluslar arası standartların uygulamaları ülkemizde başlatılmalıdır.
Kimyasal maddeler özelliklerine göre depolanmalı ve yangın önlemleri de yine bu özelliklere göre alınmalıdır. Tehlikeli kimyasalların depolanmasında “Güvenli Depo ve Depolama” uygulaması getirilmelidir.
Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'nin "Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerinin Kontrolü Yönetimi çerçevesinde katılımcıların sorumluluklarına uymalarını sağlamak ve takibinden OSB yetkilidir” denilmektedir. Depolamanın da ilgili Yönetmeliğe uygun yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak Organize Sanayi Bölgelerinde bu Yönetmeliğe uygun işyeri bulmak hemen hemen imkansızdır. Bu Yönetmeliğin uygulanması ve sağlıklı güvenlikli işyeri ve toplum oluşturulmasına Kimya Mühendisleri Odası gerekli teknik desteği sağlamaya hazırdır.

12-Patlayıcı Ortamlar
Patlamadan Korunma Dokümanında yer alması veya değerlendirilmesi gereken patlayıcı ortam oluşturabilecek kimyasal maddelerin ve prosesin tanıtımı, güvenlik bilgi formları hazırlanması, patlayıcı ortam oluşabilecek yerlerin ve işlemlerin tespiti, bölgelerin tespiti, tehlike ve risk değerlendirmeleri ile patlamadan korunma önlemlerinin belirlenmesine esas olan muhtemel patlamanın basınç etkilerinin hesaplanmasına ilişkin tespit ve değerlendirmeler Kimya Mühendisliği Anabilim Dalının konularındandır.
Yetkinlik açısından, Patlamadan Korunma Dokümanı; iş güvenliği ve patlayıcı ortamlarla ilgili yeterli eğitim almış Kimya Mühendislerince hazırlanmalı ve tasdik edilmelidir.
Kimya Mühendisleri Odasınca, patlayıcı ortamlar ve bu ortamların değerlendirmesi ile ilgili kimya mühendislerine yönelik mesleki eğitimlerin yapılması ve tehlike bölgeleri hakkında teknik bilgi ve tavsiye belgeleri yayınlaması yararlı olacaktır.

13-ATEX , Exproof ve Statik Elektrik
Yangın sebeplerinin en başında yer alan %32 oranı ile elektrik kontağı(arkı) olmasına rağmen patlayıcı ortamlardaki elektrik tesisatlarının projelendirmesi, uygulanması ve denetlenmesi hakkında bir yönetmelik bulunmamaktadır.
Sadece, ATEX direktiflerinden uyarlanan,yönetmelikler bulunmaktadır. Bu konunun bir parçası olan yangınla mücadele hakkında da Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği kısmen Ex-proof tesisattan bahsetmekte fakat uygulanabilirliği tartışmalıdır. Direktiflerin getirdiği yasal zorunluluklar doğrultusunda yalnızca Avrupa birliği ülkelerine ihracat yapan ilgili kuruluşlar değil; ülkemizdeki riskli ortamlarda kullanılan ekipmanlar ve çalışanları açısından da konuya gereken önem verilmeli ve gereklilikleri yerine getirilmelidir.
İlgili meslek odalarımızın, özellikle Elektrik Mühendisleri Odamız projelendirme ve uygulama esasları konusunda mevzuat çalışmaları yapmalı, projenin bir parçası olan Bölge Sınıflandırmasında Kimya Mühendisleri Odasından gerekli bilgileri almalıdır.
Tüm işlem basamaklarında, maddelerin ve/veya nesnelerin etrafındaki elektrik alan/statik elektrik değerini ölçerek elde edilen sonuçların dönüştürülmesi ile risk yaratan alanlar tespit edilebilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.

14-Kişisel Koruyucu Donanımlar
Kişisel koruyucu donanım kullanmak tehlikeli kimyasallara maruziyeti önlemede en son çare olmakla beraber maalesef en başta alınması gereken idari ve teknik önlemler göz ardı edilerek, ilk önce ve en sık başvurulan yöntemdir.
Kişisel koruyucu donanımların olası tehlikeleri ortadan kaldırmadığı, yalnızca tehlike ile kişi arasına sınırlı bir bariyer koyduğu ve her KKDın bir koruma sınırı olduğu, bu sınır aşıldığında korumanın sağlanamayacağı dikkate alınmalıdır.

15-Tehlikeli Atıklar
Hazırlanan Tehlikeli Atık Sınıflandırma Kılavuzu ile atıkların sınıflandırılması, doğru ve etkin yönetiminin sağlanması hedeflenirken, etkin envanter oluşturulması da önemlidir.
Atık yönetimi mevzuatla yönetilmesi gerekir. Doğru yaklaşım tehlikeli atıkların kaynakta en aza indirilmesini gerektirmektedir.“Kirleten öder ilkesi” ve “zarar oluşmadan önleme anlayışı” hayata geçirilmeye çalışılmalı ve atık üreticileri en iyi teknolojinin kullanılmasına teşvik edilmelidir. Sorunların yönetiminde “Üniversite-Devlet-Sanayi” işbirliğinin oluşturulması ile uygun geri kazanım teknolojileri uygulanabilir. Devletin geri kazanıma önem veren sanayi tesislerine teşvik, sigorta primleri indirimi, enerji indirimi vb. politikaları koyarak atık yönetimini özendirmesi önemlidir. Tehlikeli kimyasal içeren mühimmat atıklarının kontrolünde yasal düzenleme bulunmadığından, çevreye verilen zarar denetlenememektedir.

16-Toksikoloji ve Meslek Hastalıkları
İnsan ve çevreye olacak etkiler nedeniyle,çevreye insanlar tarafından bırakılan kimyasal maddenin, endokrin fonksiyonlarını bozarak insan sağlığı ve sucul vahşi yaşam türleri üzerinde olumsuz etkilere neden olduğundan risk karakterizasyonu her toksik madde için ayrıca belirtilmelidir. İş sağlığı prosesinin başarısının ölçümü periyodik muayenelerin, işyeri hekimliği hizmetlerinin doğru, uygun ve kayıtlı yapılmasıyla mümkündür. Periyodik muayeneler yasa emrettiği için değil “ölçmek” için ve yasanın gerektirdiği kadar sıklıkta değil her ölçmek gerekliliğinde tekrar yapılabilmelidir. Toksikoloji ile risk analizleri birbirilerini tamamlamak zorundadırlar.

17-Risk Değerlendirilmesi
Çevre ve insan sağlığını koruma ve düzenleme programları içerisinde risk değerlendirmenin öncelikli olduğu konusunda yasal düzenlemeler getirilmeli, mevcutlarda güncelleştirilmelidir. Risk değerlendirme sonucunda elde edilen veriler, risklerin kontrol edilmesine ilişkin kararlarda- yasaklama, alternatif bir kimyasal önerisi ya da maruziyet düzeylerinin kabul edilebilir risk düzeyinde olmasını temin edecek kontrol yöntemleri gibi- kullanılır. Bu nedenle risk değerlendirmenin dayandığı bilimsel prensiplerin, kavramların ve uygulamaların toplumun tüm taraflarca iyi anlaşılması gerekmektedir. Krizler sırasında risk değerlendirme, yönetimi ve risk iletişimi ülkemizde önemli eksiklikler olduğunu göstermektedir.
Yapılan tespitler sonucu, sorunların çözümleri tek tek değil bütünsel yaklaşımla yani tehlikeli kimyasalların yönetimi anlayışı ile yapılmalıdır.
Bu bütünsel yaklaşım tehlikeli bir kimyasalın ortaya çıktığı üretildiği veya ithal edildiği andan itibaren kullanımına ve son olarak atık durumuna kadar olan tüm süreci kapsamalıdır. Kimya Mühendisleri Odası olarak süreçte varız, var olacağız…

TMMOB
Kimya Mühendisleri Odası
Ankara Şubesi Yönetim Kurulu

10 Şubat 2009 Salı

“Ekolojik Perspektifler” Söyleşileri

Manşet Haber

11 Şubat - 19 Aralık 2009 Günümüzün yadsınamayacak bir gerçeği şu ki, doğal ve kültürel çevreye olumlu ya da olumsuz, ama en fazla etki yapan bir meslek alanında bulunuyoruz. Sonuçta, dünyanın uzun süredir artık kritik bir noktaya dayanmış olan olumsuz koşullarını üretmeye devam eden mimarlık eyleminin bu sürdürülemez konumuna son vermek gerekiyor. Mimarlar Odası’nın diğer birimlerinde olduğu gibi Mimarlar Odası İstanbul BK Şubesi de, uzunca bir süredir bu konuya duyarlılık geliştirmek konusunda bildiri, yayın, sempozyum, konferans, panel ve söyleşiler yapıyor.

Bu kez yaklaşık bir yıla yayılmış bir dizi söyleşi ile konuyu etraflıca ele alıp sürecin analitik verilerini paylaşmak ve kendi sentezlerinde kullanabilecekleri “Yaşamın Mimarisinde - Mimarın Yaşamında Ekolojik Perspektifler” başlıklı bir program hazırlandı. Bu söyleşilerin ilki, Aralık 2008’de Açık Radyo Yayın Yönetmeni ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Ömer Madra ile yapıldı.

Ömer Marda, istatistik veriler eşliğinde sürdürdüğü sunuşunun bir yerinde “Geçtiğimiz birkaç yıl içinde fark edilen (...) Kuzey Kutbu ‘Yaz Buzulu’nun hızla erimesi ile üzeri açılan tundra/yosun yataklarından metan gazı gayzerlerinin saldığı karbon miktarının; eğer buzuldaki erime aynı hızla devam ederse, bugün atmosferimizde mevcut bulunan karbon emisyonunun 2/3 oranına birkaç yıl içinde ulaşabileceği, bunun da şimdiye kadar hiç hesap edilmeyen en olumsuz, en kötü sürpriz olduğunu...” dile getirmişti. Bunun anlamı da şimdiye kadar birkaç derecelik küresel ısı artışına göre yapılan olumsuz iklim modellemelerinin dışında, insanlık ve topyekun canlı yaşamın sonu demek olan korkunç ısı sıçramasına yol açacağı gerçeğidir...

“Ekolojik Perspektifler” programında bir kez daha yaşamın tüm alanlarına karşı sorumluluklarının bilincinde mimarlar olarak, sürecin böyle kötü bir senaryoya dönüşmemesi için nelere dikkat edilmesi gerektiği tartışılacak. Söyleşiler, SMG kapsamında değerlendirilmektedir.

Kaynak:

http://www.mimarlarodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=etkinlik&Sub=detail&RecID=911
İSTANBUL BK ŞUBESİ


TAKVİM

11 Şubat 2009

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ - 2:

Tanay Sıdkı Uyar, Ümit Sayın

11 Mart 2009
TARIM POLİTİKALARI ve BESLENME KÜLTÜRÜ:
Kenan Demirkol, Dilek Ayman, Filiz Telek

22 Nisan 2009
EKOKÖYLER:
Ahmet Kizen, Mehmet Bengü Uluengin, Gülser Öztunalı Kayır

23 Mayıs 2009

ÇEVRE TARTIŞMALARI ve KAVRAMLAR:
Ali Akay, Ruşen Keleş, Stefo Benlisoy

17 Haziran 2009
ÇEVRECİ MİMARLIK ve ELEŞTİRİSİ:
Ayşen Ciravoğlu, Ahmet Tercan

8 Temmuz 2009
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ - 3:
Mikdat Kadıoğlu, Uygar Özesmi

5 Ağustos 2009
EKOLOJiDE FARKLI ARAYIS VE YAKLAŞIMLAR – “EKOFEMİNİZM”:
Mücella Yapıcı

9 Eylül 2009
PLANLAMA ve EKOLOJİ:
Azime Tezer, Hürriyet Öğdül

30 Eylül 2009
MİMARLIK ve EKOLOJİ:
Seda Tönük, Selda Karaosman, Duygu Erten

14 Ekim 2009
YEREL MİMARİ ve EKOLOJİ:
Derya Oktay, Zeynep Durmuş Arsan

18 Kasım 2009
ÇEVRECİLİK ve AKTİVİZM:
Tan Morgül, Ahmet Yaraş, İsmail Üstün

19 Aralık 2009
FORUM: MİMARİNİN YAŞAMINDA - MİMARIN YAŞAMINDA EKOLOJiK PERSPEKTİFLER
Moderatörler: Ayşen Ciravoğlu, Ahmet Tercan

8 Şubat 2009 Pazar

Hayvan hakları ?

Çarpıcı videolar

Evrene hükmettiğini zanneden insan türünün diğer canlı türlerine yaptıkları: 
http://video.google.com/videoplay?docid=6361872964130308142

Çöpten Sanat Eserleri

Haber

Konuyla ilgili geri dönüşüm merakı ve uygulamaları özellikle sanatsal alanlarda o kadar çeşitlilik kazanmıştır ki, birer ikişer örnekleri ülkemizde de görülmeye başlanılmıştır.

Çöpler Sanat Eseri Olacak

Bir haber metni aşağıdadır.

http://www.lpghaber.com/Copler-Sanat-Eseri-Olacak--haberi-140942.html

Mardin Kültür Sanat Derneği Başkanı Nurettin Çakmak, ''Çöpler çöp olarak kalmasın, herkes kendi çöplerinden Sanat Eseri Yaratsın'' sloganıyla hazırladığı projenin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edildiğini söyledi.

Mardin Kültür Sanat Derneği Başkanı Nurettin Çakmak, ''Çöpler çöp olarak kalmasın, herkes kendi çöplerinden Sanat Eseri Yaratsın'' sloganıyla hazırladığı projenin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edildiğini söyledi. 

Mardin'de 'Atık Şaheserler' projesi ile atık dönüşümüne dikkat çekmek isteyen gençler, toplanan atıklardan sanat eserleri üreterek bir sergi açacak. Toplu Konut İlköğretim Okulu'nda bugün başlayan proje kapsamında atık çöpler artık sanat eseri olacak. Mardin'de çöplerin özelliklerine göre toplanmadığına dikkati çeken Kültür Sanat Derneği Başkanı Nurettin Çakmak, evsel nitelikli atıklar, tıbbi atıklar ve geri dönüşümü mümkün olan atıkların hepsinin beraber toplanıp Mardin dışındaki bölgede yakılarak imha edildiğini belirtti. Çakmak, "Bu depolama yeraltı sularının ve havanın kirlenmesine, toprağın verimliliğinin azalmasına ve maddi olarak kayıplara yol açıyor. Hazırlanan projenin amacı ise çevre dostu katı atık yönetimini teşvik etmektir; halkın dikkatini çekmek amacıyla atıklardan eser yapmak ve yerel yönetimi harekete geçirmek, düzenli depolamaya geçiş sürecini hızlandırmaktır''dedi. 

Toplu konut sitesine cam, plastik, kağıt ve metallerin ayrıştırılarak toplanacağı 4 adet atık kumbarası yerleştirileceğini ifade eden Nurettin Çakmak, ''Toplanacak çöpler iki günde bir Çevre Ekoloji ve Yaban Yaşamı Destekleme Derneği'nce toplanıp depolama alanına bırakılacak. Siteye atık kumbaralarının yerleştirilmesi aşamasında hazırlanmış olan broşürler ve el ilanlarıyla site sakinlerine proje tanıtılacak. Atık kumbaralarının ve çöp ayrıştırmanın amacı hakkında bilgi verilecek. 4 ay boyunca özelliklerine göre ayrı ayrı toplanan çöpler heykeltıraşlar eşliğinde sanat eserlerine dönüştürülecek. Mardin halkından gönüllüler de bu çalışmalara katılabilecek. Böylece farklı mesajlar içeren 25 adet eser ortaya çıkacaktır. Hazırlanan 25 adet eser Mardin halkının ve Mardin yerel yönetimin katılımı ile sergilenecek. Eserler kentin tarihi mekanlarında 8 gün boyunca sergilenecek'' şeklinde konuştu. 

Çöpten sanat eserleri yapıyor

Bir haber metni daha aşağıdadır.

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1052182 

GAZİANTEP, (DHA) GAZİANTEP'te 24 yaşındaki ressam Nilay Gündüz, atık malzemeleri sanata dönüştürüyor. Çöp konteynerleri ve araziden topladığı malzemelerle ev atıklarını ceşitli sanat ürünlerine dönüştüren Gündüz, şu an 20 kilo antepfıstığı kabuğundan Atatürk tablosu yapıyor. 

Resim sanatına küçük yaşlarda amatör olarak başlayan Nilay Gündüz, 5 yıl önce, yolda giderken bir çöp konteynerinde bulduğu kırık gitar, cam parçaları ve ağaç dalını toplayıp, bir araya getirerek, 'Geri dönüşüm sanatı' adını verdiği çalışmasını başlattı. Çöp konteynerleri, inşaatlar ve boş arazilerden bulduğu çöpleri, atık maddeleri toplayıp, malzeme olarak kullanan Gündüz, kurduğu atölyesinde atıklardan tablo üretimine başladı. Gündüz, çöpten topladığı nesnelerden soyut çalışmalar yapmaya başladığında çevresindeki insanların önce şaşırdığını, ortaya çıkan eserlerden sonra görüşlerin değiştiğini ve sipariş almaya başladığını söyledi. 

Doğada gördüğü her türlü atığı dekoratif tablo yapmakta kullandığını kaydeden Nilay Gündüz, "Yaptığım eserlere farklılık katmak için arayışlara girmiştim. Geri dönüşümün her alanda olduğu gibi sanatta da sağlanabileceğini bu çalışmamla göstermek istedim" dedi. Gündüz, 8 ay önce başladığı Atatürk tablosu için 20 kilo antepfıstığı kabuğu kullanacağını ve bunun en gözde eseri olacağını vurguladı. Gündüz, bugüne kadar kırık bardak, dikenli tel, kozalak, cam şişe, ağaç kabukları ve ev atıklarından 700'e yakın tablo yaptığını kaydetti.


2 Şubat 2009 Pazartesi

Küresel Isınma Kurultayı, 7 Mayıs 2009

Alıntı Haber

Hocamıza tesekkurlerle,

Küresel İklim Değişiminin Ulusal Ekonomilere Maliyeti ve İnsan Haklarını İhlali *

Küresel iklim değişikliğinin birçok olumsuz etkisi şu an görülmekte ve gelecek yıllarda da tüm dünyayı, coğrafyayı, sosyal, politik ve ekonomik olarak şiddeti artarak etkilemeye devam edecektir.

Hukuk, iş, sağlık, medya, bilim, sosyoloji, politik, vb. kurum ve kuruluşlar da bu değişimin kötü etkileri ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu nedenlerden dolayı, küresel iklim değişimin ortaya koyduğu tehditler karşısında, bireyler, yerel ve ulusal yöneticiler ile birlikte her türlü kurum ve kuruluşun faaliyetleri hem sürdürülebilir, hem de etik olmak zorundadır.

Küresel iklim değişimi gezegenimizdeki ekolojik dengeler ve insan refahı için en önemli tehdittir. İnsanlar hayatlarına, sağlıklarına ve güvenliğine gelen tehditlere karşı kendini korumak gibi temel bir hakka sahiptir. Diğer bir deyişle, küresel iklim değişimi artık temel insan haklarına da büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, ulusların artık sadece ulusal ekonomiylerine gelen maliyeti bahane ederek güvenli küresel iklim değişimi ile mücadeleye etmeyi ret etmesi mümkün ve etik değildir. Bu yüzden günümüzde artık, “çevre mi, kalkınma mı?” ikilemine düşmeden “sürdürülebilir kalkınmaya” ve konunun insan hakları gibi “etiksel” yönüne büyük önem verilmektedir.

Bilindiği gibi Türkiye’de ve Dünya’daki bazı çevreler küresel iklim değişimi ile mücadeleye tamamen ekonomi yönünden bakıyor. Örneğin, gelişmiş bir ülkedeki sanayi sektörünün CO2 salınımlarını azaltmaktansa küçük Pasifik ada devletlerinin boşaltılmasının daha ekonomik olacağı gibi “etik” olmayan öneriler de getirilebiliyor. Diğer bir yandan kendini koruyamayacak ve uyum sağlayamayacak yerlerde yaşayan insanlar, bitkiler ve hayvanlar için küresel iklim değişimi bir soykırıma neden olacağından korkuluyor. Halbuki Dünya genelinde Sera Gazı Emisyonlarının yüzde 20 azaltılmasının maliyetinin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’nın yüzde 1’inden de az olacağı hesaplanıyor.

Birleşmiş Milletler de sürekli olarak, küresel ısınmanın neden olacağı iklim değişiminin, hükümetlerin önlem almaması durumunda, barınma, beslenme ve temiz sudan mahrum kalma riski bulunan milyonlarca kişinin temel haklarını tehdit ettiği uyarısında bulunuyor. Diğer bir deyişle, küresel iklim değişikliği ile mücadelede başarısız olmak, sadece gelecek nesillere yardımcı olmamak değil aynı zamanda zayıflamış bir durumda olacak olan gelecek nesillere daha da kötüleşmiş bir problemin zararlarını havale etmek demektir.

Şüphesiz küresel iklim değişikliği reddedilemez bir ekonomi ve etik sorundur. Dünya ile birlikte Türkiye de bununla yüzleşmek zorundadır. Ülkemiz için küresel iklim değişikliği büyük ekonomik kaygılar ve çok derin etiksel sorunlar ortaya çıkarmasına rağmen bu konular küresel iklim değişimi politikalarımızda ve tartışmalarımızda yeterince ele alınmamaktadır. Halbuki, küresel iklim değişiminde sorumluluk, mesuliyet ve politik, ekonomik veya tümüyle bireysel hareketler -kimisine göre doğru olup başkasına göre yanlış olan- arasındaki farklarla ilgili zor soruları artık kendimiz sormamız gerekiyor.

7 Mayıs 2009 TGC Küresel İklim Kurultayı’nda “Küresel İklim Değişiminin Ulusal Ekonomilere Maliyeti ve İnsan Haklarını İhlali” gibi iki zor soruyu Kurultay’ın öğleden sonra düzenlenecek panellerinde konunun uzmanlarıyla tartışılması önerilmektedir.

Hedef; Küresel iklim değişikliği gibi insanlık sorununu yapıcı ve önlemler alıcı yollarla ortaya koymak, bu konuyu aydınlatma hayalimizi gerçekleştirmektir…

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu
TGC Küresel Isınma Kurultayı Bilim Kurulu

*7 Mayıs 2009 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Küresel İklim Değişimi Kurultayı Panel Konsept Konuları önerileri...

1 Şubat 2009 Pazar

ÇöP: "Çevreyi Öldürmeden Paylaşalım" Platformu

ÇöP Platformu
ÇöP: "Çevremizi Öldürmeden Paylaşalım"

http://groups.google.com.tr/group/copkutum/about


Yerel Seçimler öncesi çarpıcı gözlemlerle

"Çöpümüzün söyledikleri" yazı dizisi

http://istanbuluma.blogspot.com/


"Disiplinler arası bir bakış açısıyla konu hakkındaki gözlem, proje ve yaklaşımlarınızı"
katılıma açık bir platform çağrısı ile çeşitli kanallardan duyurup/paylaşarak
yerel seçim öncesi katılımlarınızla halkı bilinçlendirme ve yönetimlerden talep edebilme
gerçekliği üzerinden ortak bir yol arayışına geçiriyoruz.


ÇöP: "Çevremizi Öldürmeden Paylaşalım" Platformu

copkutum@googlegroups.com

http://groups.google.com.tr/group/copkutum/about


Üyeliklerinize açık bu siteden platformun tanıtımı kalıcı olarak sürecek ve martla birlikte yaygınlaşmaya başladıkça, ek dosyalarınız ve mesajlarınız ile yolculuğunu daha emin adımlarla sürdürüyor olacaktır.

İlginize teşekkürler,


Örnek çalışmalar (Animasyon, Eğitim):
Üretim/Tüketim döngüsü hk.da
http://web.1.c3.audiovideoweb.com/1c3web3536/StoryOfStuff.mov


Sanat (Performans, Yerleştirmeler, Video, Şiir, Resim, Karikatür) ağırlıklı çalışmalar:

Haberler:
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1052182

Teknik (Tez, Makale, İstatistik) ağırlıklı çalışmalar:

..

Katılımlarınızı bekliyoruz,
Hoşça kalınız.




Popüler Yayınlar

ŞEHİR ve BÖLGE PLANLAMA İMAR PLANI KORUMA YENİLEME MSGSÜ YTÜ İTÜ Y.MÜH. CUMHUR KOCALAR İST

Şeh.Dr.AZİZ CUMHUR KOCALAR: MÜLKİYET-İMAR HAKLARI AKTARIMI, Transfer of Property-Development Rights

YENİLENEBİLİR ALTERNATİF GÜNEŞ, RÜZGAR, BİYOKÜTLE ENERJİ Renewable Energy Cumhur Kocalar TR

İSTANBUL TARİHİ KÜLTÜREL VE DOĞAL VARLIKLAR, SOSYOLOJİ BOĞAZİÇİ SİTLER Cumhur KOCAL AR

Ar-Ge R-D Research Development İstanbul Araştırma Geliştirme Danışma Forumu

Telif Hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Tüm sitelerde telif hakları saklıdır.

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.